Biz çocukken çok güzel olurduk be.. Biz çocukken annelerimiz hiç çalışmazdı boynumuzdaki anahtarla kapıyı açtığımız hiç olmazdı.. Öğle olurdu okuldan döndüğümüzde annemiz kapıyı açar ekmeğe sürülmüş sarelleyi elimize verirdi hemen.. Bazen içeriye bile girmeden ekmeği alır çantayı kapıdan içeri atıp direkt arkadaşların yanına varırdık.. Annemiz hiç itiraz etmezdi çünkü sokaklarda pislik yoktu, her yer güvenliydi.. "Kötü insanlarla arkadaşlık yapma" uyarısını hiç almazdık annemizin en büyük tembihi "fazla terleme hasta olursun" olurdu. Aşağı iner inmez bzouk paralarımızı biriktirir bir top alırdık.. O zaman iki çeşit top vardı ya tonton alırdık ya da kames.. Topu almaya içimizdeki en büyük kişi giderdi güya o bizden büyük olduğu için hangi topun kaliteli olduğunu hangisinin tam yuvarlak olup olmadığını anlardı. Ya da biz öyle düşünürdük. 2 yaş büyüklerimize abi derdik. Saygı üst düzeydeydi.. Top gelir gelmez "mavi önlüklerimizden" iki kale yapar maça başlardık. İyi oynayan iki kişiyi aynı takıma vermemeye çalışırdık rekabeti bile adil yapmayı biliyoduk o yaşta.. Top oynarken su molası verdiğimizde mahalledeki teyzelerden herhangi biri bize bir sürahi bir bardak getirirdi hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik, birbirimizden midemiz bulanmazdı.. Sokaklarda tek tük araba olurdu bazen o arabaların altına top gittiğinde hunharca saldırırdık arabanın altına, çünkü topu ordan kim çıkarırsa o takım başlardı maça.. Top çamura filan düştüğünde de duvara hızlıca şut çeker temizlemeye çalışırdık. Tabi o sırada top temizleniyor ama ayakkabı batıyordu bunu geç farkediyor birde onu temizlemekle uğraşıyorduk Akşam ezanı okunduğu sıralarda annelerimiz görünürdü balkonlarda hadi artık eve çık demeye başlarlardı.. Kimse öfkelenmezdi. Ve o an maçın skoru nolursa olsun golü atan kazanırdı. Gol de atıldıktan sonra önlüklerimizi elimize alır akşam ebesi oynaya oynaya eve giderdik.. Daha içeriye girmeden annemiz para verir 2 ekmek al derdi ekmeği alırdık eve gidene kadar kıtır kıtır olan her yerini yerdik.. Biz çocukken çok büyüktük be. Kollarımızı bir açardık bütün dünyayı kucaklamış gibi olurduk. Kaş almasını bilmezdik makyajı da ablalar yapardı.. Biz bir gülseydik varya kalbimizin kahkahaları herkese huzur dağıtırdı.. Biz çocukken çok çocuktuk be ya.. Öğretmen en yakın arkadaşımızla sıralarımızı ayırmasın diye teneffüse kadar konuşmazdık hiç.. Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim..
Biz çocukken perdeden perdeye atlayarak tarzancılık oynardık bunu yaparken bazen kornişler kopardı ve annemizden hafif terlik yerdik.. Burdaki hafif biraz hafif kalıyo tabi O zamanlar servis yoktu okula yüreyerek gider yürüyerek gelirdik oyunlar oynamaktan ayakkabılarımız çok çabuk eskirdi.. Diz kapaklarımız herzaman yaraydı çünkü çok fazla yere düşerdik. Birkaç gün sonra o yara kabuk bağlardı ve öyle tatlı tatlı kaşınırdı ki parçalayasımız gelirdi. Sonracığıma efendim onun kabuğunu kaldırmakta az eğlenceli değildi.. Kimse dizin niye yara ya da başın niye şişik demezdi çünkü o zamanlar kavga yoktu herkes düştüğümüzü anlardı.. Başımızdaki şiş insin diye üzerine tuttuğumuz demir 50 binler vardı. Sonra o parayla meybuz alır kana kana emerdik..
Biz çocukken mutsuzluğu ne zaman yaşardık bilir misin? Tasolarımızı, misketlerimizi, topaçlarımızı bulamayıp yerini annemize sorduğumuzda "yaz bitti okullar başlıyo onların hepsini çöpe attım artık ders zamanı" demesiydi.. 90 lı yılların çocuğu olup bu cümleyi duymayan yoktur.. Bir sonraki yaz geldiğinde o çöpe atıldığını sandığımız bilye, taso ve topaçların içinde olduğu poşeti annemiz bize verdiğinde dünyalar bizim olurdu.. O an ki mutluluğu şimdi kelimelere sığdıramam.. Ama biz yinede her yaz sonu "çöpe attım" yalanına inanırdık.. Bu arada anneler yalan söylemez ona kandırmaca diyelim Bisikletlerimizi manyak süslerdik birbirimizden bir tur istediğimizde, "git senin baban da sana bisiklet alsın" diyen hiç olmazdı ya. Çok mu mükemmeldik.. Bazen top oynarken adam bulamadığımızda mahallenin kızlarından birini kaleye atardık.. Kimse kızlar erkeklerle oynayamaz demezdi çünkü biz de bazen çizgi oynardık onlarla hemde meybuzuna İp bile atlardık makarasına Ayrıca o bahsettiğim kızlara bazen aşık olurduk ama bunu en yakın arkadaşımıza bile söylemeye utanırdık. Utangaçtık.. Derslerin iyi değilse tembel derlerdi kimse aptal, gerizekalı, mal filan demezdi.. Mesela ben hep tembeldim..
Biz çocukken "Hey Corc Versene Borç" derdik birbirimize, "Olmaz Michel Bende de Yok" cevabı hemen verilirdi.. Sonra birde gülerdik. Aman ne yaratıcı sanardık öyle kendimizi Eşit sayıya bölünüp maç yaparken sonradan gelen bir arkadaşımıza "eşler eşit sen oynayamazsın" filan diyemezdik.. Eş yokta ne demekti.. Onu hemen skorda geride olan takıma verir bir devre sizde oynasın bir devrede bizde oynasın derdik.. Kimse itiraz etmezdi.. Olum biz çok güzeldik ya çok.. Okul çıkışlarında leblebi tozu, elma şeker, haşlanmış nohut filan satılırdı her defasında annemiz o yiyecekleri alma derdi.. Ama biz yinede alırdık. Çok ta lezzetliydi be anne
Biz çocukken mahalledeki teyzeler gerçekten annenin yarısı gibiydi.. Şimdi bir çoğu hakkın rahmetine kavuştular ama hala isimleri aklımda.. Şimdiki komşularını tanıyo musun diye sorsanız hayır tanımıyorum. Ya üçünü ya beşini anca tanırım.. O da ismen cismen.. O zamanlar cep telefonu nerde? Sadece ev telefonu vardı o da her evde yoktu.. Mesela bizde vardı ama konu komşu tüm sülalesine bizim evin numarasını vermişti. Telefon susmazdı. Annem hep git Sümeyye teyzeyi çağır oğlu askerden arıyor ya da falan memleketten akranları arıyor Fadile ablayı çağır derdi.. Ne ben çağırmaktan bıkardım ne de annem telefonun sesinden birgün olsun rahatsız olurdu..
Bizim Çocukluğumuz Güzeldi, Güzel.. Çok Güzel..
Home
»
»Unlabelled
» 90 Larda Çocuk Olmak
90 Larda Çocuk Olmak
12:57
0 yorum:
Yorum Gönder